Duruşmaların Sesli Görüntülü Kaydı
Gelişmiş bütün ülkelerde duruşmada konuşulanlar klavye ile tutanağa yazılmak yerine, duruşmalar bazen sesli bazen de hem sesli hem görüntülü olarak kayda alınmaktadır. Bunun sebebi, hem duruşmada söylenen sözlerin ve beyanların eksiksiz ve doğru olarak kayda geçmesi hem de söylenen söz ve beyanların içeriği konusunda sonradan ihtilaf çıkmasının öne geçilmek istenmesidir. Avrupa ülkeleri ve ABD başta olmak üzere hemen hemen gelişmiş tüm ülkelerde duruşmalar elektronik kayıt ile kayıt altına alınmaktadır.
Ayrıca ABD’de klasik bir klavye yerine aynı anda birden fazla tuşa basılarak harf yerine hece şeklinde yazım yapan ve bu nedenle daha hızlı yazım yapabilen steno makineleri kullanılmaktadır. Mahkemelerde bu şekilde steno ile kayıt yapan katipler en az 3-4 yıl bu konuda eğitim aldıktan sonra görevlendirilmektedirler. Tabi üçüncü kişi durumunda olan ve mahkemede ne konuşulursa konuşulsun görevi her şeyi kayda geçmek olan katibe kimse karışmamaktadır ve neyi yazıp yazmaması gerektiği konusunda hakim de dahil kimse direktif verememektedir. Sanki katip duruşma salonunda değilmiş gibi herkes sırası geldiğinde konuşmakta ve katip de kimsenin müdahalesi olmadan ne duyarsa onu kayda geçmektedir.
Duruşma Tutanakları Konusunda Türkiye’de Durum
Yukarıda belirtilen steno yöntemi TBMM’de kullanılmakta olup stenograflar meclis oturumlarında ne konuşulursa hepsini kimseden direkti almadan tarafsız birer üçüncü kişi gibi kayda geçmektedirler. Milletvekillerinin ağzından çıkan her sözün kayda geçmesi konusunda hassas olan devletimiz maalesef adaletin sağlanması gereken mahkemelerde aynı hassasiyeti göstermemiştir. Ceza yargılaması gibi son derece hassas bir alanda dahi duruşmalarda hangi beyanların zapta geçeceği yargıcın tekelindedir maalesef. Gerçekten, bir ceza davası duruşmasında sanık, müşteki/katılan veya tanıkların söylediği sözlerden hangilerinin zapta geçeceğine ve nasıl zapta geçeceğine hakimin bizzat kendisi karar veriyor. Güya beyanlar özetleniyor ve tutanak formunda zapta aktarılıyor ancak beyanların bu şekilde dolaylı aktarım yoluyla zapta geçerken anlam değişimine uğraması kaçınılmaz oluyor. Son güncel Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) 2005 yılında yürürlüğe girene kadar Türkiye’de klavye ile manuel yazım ile duruşmada zaptı hazırlanmak dışında bir seçenek yoktu. Ancak, duruşmanın elektronik kaydına imkan tanıyan CMK, 2005 yılında yürürlüğe girmesine rağmen, duruşma salonlarının gerekli elektronik kayıt cihazlarıyla donatılması 2010’lu yılları buldu. Bununla birlikte mevcut uygulamaya bakıldığında teknik donanım olmasına rağmen cezaevindeki şüpheli veya sanıkların ifadesini almak ve sorgusunu yapmak dışında normal duruşmalarda kayıt sisteminin -medyatik büyük davalar dışında- hemen hemen hiç kullanılmadığı gözlemlenmektedir.
Tutanak Tutmanın Hakim Tekelinde Olmasının Sakıncaları
Kuşkusuz en temel sakınca, beyanların özetlenerek ve yorumlanarak zapta geçmesi durumunda beyanların değişime uğrayarak aslına aykırı ve/veya eksik olarak tutanağa yansımasıdır. Bir başka mahsur hakimin taraflı veya kötü niyetli olması durumunda zabıt yazma yetkisi rahatlıkla kötüye kullanmaya elverişli olmaktadır. Öte yandan, tarafları dinleyip delillerin analizini yapacak olan hakimin duruşmayı yönettiği yetmezmiş gibi bir de tutanak yazdırması da hakimin duruşmaya ve duruşmadaki beyanlara konsantre olmasını de olumsuz etkilemektedir.
CMK, Duruşmaların Elektronik Kaydını Zorunlu Tutuyor
CMK’nın “İfade ve Sorgunun Tarzı” başlıklı 147.maddesinin 1.fıkrasının (h) bendinde ise “İfade ve sorgu işlemlerinin kaydında, teknik imkanlardan yararlanılır.” hükmüne yer verilerek ifade ve sorgu sırasında teknik imkanlardan faydalanılacağı emredici bir hükümle ifade edilmiştir. Madde metninde “yararlanılabilir” değil, “yararlanılır” sözcüğü bulunduğuna göre hakimin bu konuda bir tercih hakkı bulunmuyor. Eğer teknik imkan varsa, kullanılması zorunludur. Zira, vatandaşın verdiği vergilerle alınan o donanımlar herhalde süs olsun diye değil, duruşmadaki beyanlar elektronik kayda geçsin ve daha sağlıklı bir yargılama yapılsın diye konulmuştur.
Nitekim Adalet Bakanlığının, 2011 yılında SEGBİS konulu genelgesinde “bu sistemin kullanılması sonucunda mahkemece duruşmaların daha etkin yönetimi ve mahkemenin duruşma sırasında gerçekleşen olaylara ve tarafların beyanlarına daha iyi vukufiyeti gibi faydalar sağlanabilecektir.” diyerek beyanların elektronik kaydının faydasına vurgu yapmıştır.
20.09.2011 tarihli, Ceza Muhakemesinde Ses ve Görüntü Bilişim Sisteminin Kullanılması Hakkında Yönetmeliğin 9. maddesinde “Görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması olanağının varlığı halinde, kanunlardaki usul ve esaslar dairesinde, soruşturma veya kovuşturma aşamasında yapılan her türlü işlem SEGBİS ile kayda alınır.”
SEGBİS’in Yaygın Şekilde Kullanılmama Sebepleri
CMK’daki düzenlemeye ve teknik imkanların elverişliliğine rağmen niçin duruşmaların dijital kaydı yapılmıyor ve yaygın şekilde uygulanmıyor acaba? Yıllardır ceza avukatlığı yapan ve hukuk pratiği içinde olan biri olarak bu konuda yaptığım gözlemlere dayanarak 4 temel nedenin var olduğunu düşünüyorum:
1- Üşengeçlik
Gözlemlerime göre SEGBİS kaydı yapmak, hem yargıçların ve hem mahkeme personelinin çoğuna külfet gibi geliyor. Duruşma öncesi sistem için hazırlık yapılması, ardından dijital kayıtların katipler tarafından sonradan kağıda dökülmesi ekstra bir külfet ve zaman olarak algılanıyor. Teknik donanımın mevcudiyetine rağmen SEGBİS’in çalıştırılmamasının başlıca sebeplerinden birisinin üşengeçlik olduğu kanısındayım.
2- Utangaçlık
SEGBİS’in yaygın şekilde uygulanmamasının hatta kimi zaman bu konuda açık talebe rağmen ısrarla SEGBİS’in açılmamasının bir sebebi de bazı yargıçların kamera önünde duruşma yapmaktan utanması veya hata yapmaktan çekinmesi olduğu kanısındayım. Herkesin, kamera önünde rahat davranamadığı bir gerçek. Eğitimi veya mesleği ne olursa olsun bazı insanlar kişilik itibariyle video kaydına alınmaktan utanabilir veya yapacağı bir hatanın kayda alınmasından çekinebilir. Az sayıda hakimin çekingenlik ve utangaçlık nedeniyle SEGİBS’i açmaktan kaçındığını düşünüyorum.
3- Keyfi Davranma İsteği
Bazı hakimler ise utangaçlık gibi bir özelliği olmadığı halde bilerek ve isteyerek SEGBİS yerine manuel tutanak yazımını tercih etmektedir. Böylece duruşma sırasında istediği kişiyle istediği gibi konuşup, keyfi kararlar alabilecek, hatta hukuka aykırı tavır ve davranışlar içinde bulunsa bile bunlar kayda geçmeyecektir. Mahkeme katibi, adeta hakimin kalemi olduğu için ve hakim ne derse onu yazdığı için eski usul tutanak yazımı yargıç dışındaki kişilerin özellikle dava taraflarının aleyhine olabilmektedir. Nitekim duruşmadaki beyanlar çoğu zaman tam olarak zapta geçmediği gibi zapta geçmeyen beyanların zapta geçirilmesi talep edildiğinde dahi bazı hakimler ısrarla söylenen sözleri adeta söylenmemiş gibi zapta yazdırtmamaktadır.
4- Kameranın Neyi Kaydedeceğine Yargıcın Karar Verememesi
Dijital kayıt sistemine direncin altında yatan belki de en önemli neden budur. Eski usul katiple tutanak yazdırmada, katip yargıç ne derse onu yazdığı için ipler tamamen yargıcın elinde oluyor. Zira, duruşmada yaşanan olayların veya söylenen sözlerin hepsi değil sadece yargıcın “yaz” dedikleri yazılıyor. Bu itibarla tutanağın klasik usulde yargıcın diktesi ile yazdırıldığı bir duruşmada yargıç istediği gibi at koşturabilir, taraflara bağırıp çağırabilir, hatta hakaret bile edebilir, taraflı veya keyfi davranabilir. İşte görüntü ve ses kaydının açık olduğu bir durulma salonunda yargıç böylesine keyfi davranamadığı ve kamera hiçbir hatayı affetmeden kayda geçtiği için muhtemeldir ki yargıçların bir kısmı dijital kayıt sistemini hiç açmıyor hatta talep edildiği halde ısrarla açmamakta direniyor.
5- Adalet Bakanlığı’nın Tavrı
Yukarıdaki sayılan sebeplerin tümü hakim kaynaklı ve hakimin tercihi olarak ortaya çıkan sebeplerdir. Ancak SEGBİS’in uygulaması konusunda asıl güç sahibi olan Adalet Bakanlığı bu konuda bazı genelgeler yayınlamış olsa da duruşmalarda SEGBİS yapılıp yapılmamasını pek önemsediğine dair bir gözlemim yok maalesef. Hakimlerin bir kısmı keyfi ve hukuka aykırı şekilde SEGBİS’i açmadığı gibi SEGBİS açılması taleplerini reddeden hakimler de var. Nitekim bir ceza davamda SEBİS talebimin reddine ilişkin karara yaptığım itiraz da üst mahkemece haksız şekilde reddedildiği için Bilgi Edinme Kanunu kapsamında Adalet Bakanlığı’na SEGBİS’in zorunlu olup olmadığını sordum. Ancak Adalet Bakanlığı sorumu “mütalaa talebi” olarak görüp cevaplamadı. Adalet Bakanlığı’ndan böyle bir soruyu nasıl danışma ve hukuki görüş olarak yorumladığını anlamak mümkün değil.
SEGBİS’in Yaygınlaşması Gerekir
SEGBİS, bazı hakimlerinde keyfi ve hukuka aykırı davranmasını engelleyen, adil yargılanma hakkını koruyan ve yargılama kalitesini artıran bir uygulamadır ve yaygınlaşmalıdır. Eğer tüm mahkemelerde ve tüm davalarda uygulanmıyorsa bile en azından yazılı sözlü yargılama usulünün geçerli olduğu ceza yargılamalarında istisnasız tüm sorgu ve duruşmalarda zorunlu olmalıdır.Tüm tarafların ve tanıkların beyanlarının hiç özetlenmeden, yorumlanmadan ve değiştirilmeden zapta geçmesi adil yargılanma ilkesinin gereğidir. Ayrıca savunma yapan veya beyanda bulunan avukatlar bakımından savunmanın akıcılığının ve etkisinin bozulmaması açısından da elektronik kayıt son derece gereklidir. Böylece avukat söylediklerinin zapta geçip geçmediğini kontrol etme gereği duymadan tamamen söyleyeceklerine odaklanıp kesintisiz, duraksamasız, hızlı ve akıcı şekilde konuşarak beyan ve savunmada bulunabilecektir.
Av. İlker Atamer